3 Aralık 2022 Cumartesi

 BAUHAUS: MODERNLEŞMENİN TASARIMI - 4

 

Türkiye’de Mimarlık, Sanat, Tasarım Eğitimi ve Bauhaus

 Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümü 1932 yılında kurulur.

 Bu girişim, Cumhuriyet ertesinde sanatla sanayiyi, özerk sanatlarla uygulamalı sanatları birleştirmenin ilk etabı sayılır.

 Kurucu kadro, önceden İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından seçilerek Almanya’ya gönderilmiş ve burada Bauhaus etkisine girmiştir.

 Enstitü’nün başında olan Baltacıoğlu, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Rektörü ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi estetik ve resim metodu hocasıdır.

 Meşrutiyet’ten başlayarak eğitimin modernleşmesinin önderleri arasında yer alır.

 Daha 1911 yılında, Osmanlı Maarif Nezareti tarafından, eğitim kurumlarını ve tedrisat programlarını incelemek üzere İngiltere'ye, Fransa'ya, İsviçre'ye ve Almanya'ya seyahate gönderilir.

  Avrupa’nın modernleşme deneyimlerinden yola çıkarak, sanatı ulus kurmanın, yurttaş terbiyesinin özü olarak kavrar.

 Nitekim Resim-İş Bölümü’nün yetiştireceği “Cumhuriyet Öğretmeni”nin de, Anadolu’daki bütün orta öğretim kurumlarına dağılarak, resim ve iş, sanat ve zanaat çalışmalarıyla, ahlaken, zihnen ve bedenen gelişmiş modern yurttaşların yaratılmasında bir devrim gerçekleştireceği tasarlanmıştır.

 “Bir ulusun bütün ruhunun ve aklının sanatıyla ifade edildiği” inancıyla, sanatı halkın hizmetine adayan ilk filozof John Ruskin’in öğretilerini hatırlatan bu tasarı, Halk Evleri ve Köy Enstitüleri’nin örgütlenmesine eklemlenir.

 Bu hamlelerde William Morris’e atfedilen, sanatın toplumsal eşitlik vaadine ilişkin düşünceler de oldukça etkindir.

 Resim-İş programını kuran, Baltacıoğlu’nun öğrencisi olan ve Almanya’ya güzel sanatlar eğitimine gönderildiği sırada Bauhaus’u inceleyen İsmail Hakkı Tonguç ile bir dönem Enstitü’nün başına geçen Hasan Âli Yücel, sanat terbiyesine odaklanan bütün bu eğitim devriminin mimarlarıdır.

Gazi Terbiye Enstitüsü’nün, Cumhuriyet’in eğitim kadrolarını yetiştirmenin yanı sıra, 1883’ten beri yegâne güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise’nin akademizmine çağdaş bir alternatif oluşturması amaçlanıyordu.

 Baskı sanatı, fotoğraf, grafik gibi “mekanik röprodüksyon”a özgü dersler ilk kez bu doğrultuda bir güzel sanatlar öğretim programına katılmıştır.

Bugünkü Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin temelini oluşturacak bir “Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu”nun açılması da Gazi Terbiye’de gündeme gelir ve bu yeni okulun kuruluşunu yürütmek üzere Resim-İş’in ilk mezunlarından üçü 1935 yılında Almanya’ya eğitime gönderilir.

Savaşın yol açtığı gecikmeler nedeniyle Tatbiki’nin açılışı ancak 1957’de gerçekleşir.

Yönetimde Resim-İş’in de kurucularından olan Hayrullah Örs ve 1935’te Almanya’ya gönderilenlerden Sait Yada’nın yanı sıra, Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisi’nden Prof. Schneck ve yedi kişilik kadrosu bulunmaktadır.

Hepsinin esin kaynağı Bauhaus’tur.

Ancak Gazi Eğitim’in kuruluşundaki terbiyevi, reformist ilkelerin yerini şimdi “sanayinin gelişmesine hizmet” ve tasarım almıştır:

“Memleket sanayiinin ihtiyacı olan mütehassıs, teknisyen ve sanatkârların her bakımdan mükemmel yetişmelerini sağlamak okulun birinci vazifesidir.”

Tatbiki Güzel Sanatlar öğretim programı en baştan Temel Sanat Eğitimi ekseninde yapılandırılır.

 Temel Sanat Eğitimi, sonradan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde de bütün bölümlere yönelik bir kürsü olarak örgütlenir.

 Akademi’de baştan beri var olan Hakkaklık Bölümü’nde, 1924 yılında kurulan Tezyinat Bölümü’nde ve 1927’de Eric Weber’in kurduğu Afiş Atölyesi’nde zaten “yüksek sanat” eğitimi, bütün itirazlara rağmen tasarım disiplinlerine açılmıştı.

Ayrıca 1930’larda mimarlığın başına gelen Ernst Egli ve ardından Bruno Taut, Bauhaus’un pîri Gropius’la birlikte, Novembergruppe üyeleri olarak, sanatın topluma mal edilmesi, işlevselleştirilmesi ve cumhuriyet idealine hizmet etmesi konularında çalışmalar yürütmüşlerdi.

 Bu arada rasyonalist estetiğin kuramcılarından Andre Lhote’un öğrencisi ressam Ercüment Kalmık da 1950’de İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde “Renk ve Şekil” derslerine başlıyordu. Gazi Eğitim ise 1962’de “Form ve İnşa” dersini programına kabul etti.

 Tatbiki’den bir yıl önce, “insan yapısı çevremizin geliştirilmesine katılacak tüm tasarım öğeleri ve tekniklerle ilgili” Mimarlık Fakültesi’ne öncelik verilerek, ODTÜ kuruluyordu.

 Fakülte’nin işlevselciliğe, kentsel göç ve konut ihtiyacı gibi urbanizm sorunlarına odaklanan felsefesi, daha baştan Temel Tasarım terbiyesini öngörüyordu.

Temel Tasarım, bütün bu okullarda 1970’lerden başlayarak “endüstri tasarımı” bölümlerinin örgütlenmesine zemin hazırlayacaktır.

Böylece, sanatın, insanın kültürel varoluşunu dönüştüreceğine ilişkin toplumsal bir ütopyayla beslenen Resim-İş davası, 70 yıl sonra, bütün Batı’da olduğu gibi, insanı bedeniyle, kimliğiyle, ilişkileriyle baştan aşağıya biçime sokmaya yönelen tasarım disiplinlerinin egemenliğine dönüşmüştür.

Bu süreçte, özellikle Fransa, İtalya, Almanya, Rusya gibi ülkelerde, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki otokratik rejimlerde örgütlenen makineye ve Taylorizm’e öykünen rasyonalist estetiklerin, örneğin Le Corbusier’nin pürizminin, Rodçenko ve Tatlin’in konstrüktivizminin, Marinetti’nin fütürizminin, ama hepsinden baskın olarak da Bauhaus’un etkisi olur.

Öyle ki, Bauhaus’un farklı dönemlerinin izlerini, sanki farklı okulların programlarında seçebiliriz:

 Itten’in ütopyacı pedagojisi, Gazi’nin; Gropius’un sanatı endüstriye,  tasarımı üretime koşan işlevselciliği, Tatbiki’nin; Meyer’in toplumsal öncelikleri ve Mies’in yapılı çevreyi mimara teslim eden profesyonalizmi, ODTÜ Mimarlık’ın  stüdyolarında belirir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  SANAT EĞİTİMİ Sanatın Tanımı Günümüzü algılayıp anlamak, günümüze kadar geçmişte olup bitenleri ve yapılanları öğrenmek, bilmekle g...