9 Ekim 2022 Pazar

TASARIM EĞİTİMİ TARİHİ VE WİLLİAM MORRİS - 1

 

İngiltere de başlayan Sanayi Devrimi, toplumun tüm alanlarını etkilediği gibi sanat alanında da etkili olmuştur.

Artan arz ve talebi karşılamak için üretim bandı fikrinin ortaya çıkması ile birlikte makineler ön plana geçmiş, sanat ve zanaatta da değişiklikler yaratmıştır ve sanata verilen önem azalmıştır.

Makineler standart üretim, kurallara dayanan ölçüler ve geometrik formun doğal olmayan bir görüntüye sahip olması William Morris ve John Ruskin gibi sanatçıları makinenin sanatı bozduğuna inanmalarına yol açmıştır.

Morris ve Ruskin gibi sanatçılar bu düşünceler ışığında makine üretiminin sanattan yoksun görünen formuna karşı durarak tasarım fikrinin gelişmesinde öncü rol oynamışlardır.

Günümüzde tasarım sorunu güncel bir konu olmaya devam etmektedir.

Bu nedenle günümüzde karşılaşılan problemlere geçmişte yaşanan deneyimlere bakarak farklı bakış açıları kazanarak bir çözüm yolu bulabiliriz.

Günümüzde oldukça hızlı gelişen teknolojiyle birlikte, tasarım sorunu güncel bir konu olmaya devam etmektedir.

Bu araştırma bu nedenle geçmişteki problemlere bakarak günümüzdeki sorunlara daha doğru yaklaşımlar sergileyebilmemize yardımcı olabilmesi amacı ile gerçekleştirilmiştir.

Buhar gücünün ile çalışan makinelerin keşfi, İngiltere de Sanayi devriminin başlaması ve bu makinelerin günlük hayata girmesi gibi önemli gelişmeler dönemin sanat ve tasarım anlayışını da değiştirmiştir.

Bu değişime neden olan etkenlerden biri makineleşmedir.

 Makineleşme el sanatlarının gerileterek zanaatkârların tüm geleneklerinin yok olmasına neden olmuş ve üretim bandı fikrinin de ön plana geçmesine neden olmuştur.

 Fabrikasyon ürünler artmış ve sonuç olarak seri üretimden dolayı artık kolayca alınabilecek şekilde ucuzlamıştır.

Bu dönemde nüfus artışına bağlı olarak ortaya çıkan talep artışı ve beraberinde seri üretime olan gereksinme gibi gelişmeler, endüstriyel ürünlerin tasarlanması gereksinimi doğmuştur.

Bu durum tasarım eğitiminin önemini ortaya koyarak sistemin kendini yeniden örgütlemesi gerektiği fikrini ortaya koymuştur.

Tasarımcı ihtiyacını karşılamak için 19. yüzyıl boyunca İngiltere de çeşitli Tasarım Okullarının (School of Design) açıldığı, bunların 1852 den sonra Güzel Sanatlar Okulları (Schools of Art) olarak yeniden isimlendirildikleri ve ardından desen derslerinin ilkokullarda bir ders olarak yer aldığı görülmektedir.

Endüstriyel üretimin estetik açıdan niteliksizliği ve endüstrinin toplum yaşamındaki etkilerine bağlı olarak, önceden el sanatlarına dönüşü vurgulayan Avrupa daki birçok sanat hareketi, zamanla sloganlarını edebiyat, sosyal bilimler, teknolojik süreçlerin kurduğu standartlar artık sanatçılarla tanışmalı anlayışına dönüştürmüşlerdir.

Arts and Crafts (sanatlar ve el sanatları) hareketinin Ruskin ile birlikte oluşturucusu olan Morris, konuşma ve yazılarında sanat eğitiminin değişmesini, yeni gereksinimler için yeni sanat eğitimi verilmesini, günlük yaşamın bir parçası olmasını savunuyordu.

Bu fikirlerin etkisiyle, 1850 lerden itibaren İngiltere de yeni bir sanat ve sanat eğitimi hareketi başlamış oldu.

Arts and Crafts hareketinin İngiltere deki pratik bir sonucu olarak Uygulamalı Güzel Sanatlar Eğitimi veren okullar açılarak, orta dereceli okullarının programlarında İş Eğitimi derslerine yer verildiği görülmektedir.

 Arts and Crafts, uluslararası fikirlerin dolaşımında etkin olan bir dergi olan İngiliz The Studio dergisi ile Avrupa daki tüm sanat hareketleri üzerinde etkili oldu.

İngiltere ve Amerika da Arts and Crafts veya modern Stil, Fransa ve Belçika da Art Neuaveau, Almanya da Jugendstil veya Neue Kunst, Avusturya da Secessionstil, İtalya da Stil Floreale aynı ruhu paylaşarak oluşturuldu.

Tüm bu etkileşimli gelişen sanat hareketlerinin yanında İngiltere deki deneyimlerin Hermann Mutheisus ile Almanya ya taşınması (Alman iş Derneği nin kurulması), tüm dünyada endüstri ile sanat arasındaki uzlaşmayı başaran önemli bir tasarım hareketi olarak kabul edilen Bauhaus un kurulmasında önemli bir zemin oluşturmuştur.

 19. Yüzyılda Tasarım Eğitimi 19 yüzyılda da endüstriyel gelişimin getirdiği yeni gereksinim içinde İngiliz ve Avrupa Sanatı nın kendine yeni bir yol çizmesi gerekmiştir.

Makine üretimi mallar, artık o zamana kadar alışılagelmiş, aynı kişi tarafından tasarım ve yapımının gerçekleştirildiği üretim biçiminin yerini almıştı.

Üretilen mallar standarttır ve estetik kaygı ile kaliteden uzaktır.

Bununla birlikte el yapımı ürünler oldukça yüksek fiyatlara satılır hale gelmiştir.

Üstelik o çağın kapitalistleri, sanatın ticari bir faktör olduğunun farkına varmışlardır.

 İngiltere’nin uluslararası ticaret açığını kapatmak için tasarım okulları, bireylerin yeteneklerinin geliştirilmesine yöneltmişlerdir.

Ancak, orta gelirli halk tabakasının ilgi ve desteğinden dolayı, uyguladıkları programların içeriği açısından benzerleri sayılabilecek ve temelde dayandıkları kurumlar olan Güzel Sanatlar Okulları haline gelmişlerdir.

Bu okullarda bir yandan, ekonomik ve sosyal durumları orta sınıfa göre daha iyi olan üst tabaka için, akademik seviyede görsel sanatlar eğitimine denk bir eğitim vermek amacıyla özel desen sanatçılarına veya öğretmenlerine görev verirken, diğer yandan orta sınıf için de itibarı olan görsel sanatlar (resim) öğretmenliği mesleğini sunmuşlardır.

 Bunun yanı sıra çalışan kesimi oluşturan zanaatçılara, sanat endüstrisinde çalışanlara, parça başı iş yapan tasarımcılara, düşük ücretle ve sınırlı bir müfredatla akşam dersleri vermişlerdir.

Öğretim bu okullarda klasik örneklere ve geometrik çalışmalara dayandırılmış ve basitten karmaşığa doğru ilkesini kabul eden bir milli müfredat programı yoluyla, yeteneklerin geliştirilmesi üzerinde yoğunlaştırılmıştır.

Aynı zamanda tüm öğretim, birbirini izleyecek şekilde sunulmuştur.

Böylelikle yağlıboya ve heykelden ya da grafik, tekstil gibi bir tasarım çalışmasından önce desen; ton, tek renkli çalışma ve renkten önce çizgi, hacimsel kalıp ve canlı model çalışmalarından önce düz, yüzeysel ve cansız nesneler gelmiştir.

İlköğretim okullarındaki desen dersleri de bu yöntemle uygulanmıştır.

Ancak konular desene başlangıç olabilecek basamaklarla sınırlandırılmıştır sanat eğitimi programlarında; bitki şekillerinin yorumu ve motif olarak kullanılması tavsiye edilmiştir.

İngiltere sanat okullarında; Fransız sanat okullarının aksine, her türlü konu ders olarak işlenmiştir.

Londra da kurulan Güney Kensington Sanat Öğretmen Okulu nda, tabiat ve hayalden çalışmalar yanında röprodüksiyon ve benzeri tekniklerde çalışılarak bundan mezun olanlara da öğretmen diploması verilmiştir.

Güney Kensington Sanat Tasarım Okulunun, Sanat ve Bilim Bölümünde kullanılan bir ders kitabındaki çizim örnekleri dönemin sanat ve tasarım eğitimi anlayışını göstermektedir.

Johannes Pestalozzi nin öğretisi ve ilkeleri çerçevesinde öğretim programlarında yer alan bu temel çizim dersleri, belli aşamalar içinde çocuğun etkin olmasını ve çocuktaki karanlık ve karmaşık görünçlerin açık seçik, berrak kavramlara dönüşmesini sağlaması için konmuştu.

 Temel gereçler sayı, form ve dildir.

İkinci sırada yer alan form, ölçülere dayanarak geliştirilir.

Dörtgenlerin kullanımıyla ölçme kolaylaştırılır .

19. yüzyılın sonuna doğru İngiltere de sanat eğitiminde hafızayı geliştirecek çizim uygulamalarına ağırlık verilmekteydi.

Bunun en önemli örneğini 1884 yılında İngiltere de kurulmuş olan Birmingham Belediye Sanat Okulunun eğitim anlayışında görmekteyiz.

Art and Crafts hareketi doğrultusunda sanayinin istediği tasarımcıları yetiştirmeyi amaçlayan bu okulun yönetim kurulu doğadan yapılan çalışmaların yerini çeşitli materyallerle yapılan işlere bırakılması gerektiğini düşünerek eğitim programını buna uygun hale getirdi.

Pratikliğin ön planda olduğu hafızadan çizimler böylece ön plana çıkarılmış oldu.

Bu uygulamalar diğer okullar tarafından da benimsenerek uygulamaya konuldu.

Öğrencilere birkaç dakika gibi kısa bir süre gösterilen nesnelere dikkatlice bakmaları söyleniyor daha sonra nesneler kaldırılarak öğrencilerden hafızalarında kalanları gözleri kapalı olarak çizmeleri isteniyordu.

Bu çizimler öğrencilerden alınıyor ve bu sefer gözleri açık olarak nesneyi hafızalarında kaldığı kadarı ile çizmeleri isteniyordu. Bu işlem peş peşe gerçekleştirilmekteydi.

Bu nesneler kimi zaman iki boyutlu bir resim, kimi zaman makas gibi üç boyutlu cisimler kimi zaman ise insan, kuş gibi üç boyutlu hareketli cisimlerdi

Nesneyi ilk önce sağ göz sonra sol göz kapatılarak çizdirilmiş daha sonra ise nesne iki göz açıkken çizimi yaptırılmıştır

Bu çalışmanın temel amacı öğrencilerin hafızalarını güçlendirerek zihinlerinde nesneleri dönüştürme, yeniden düzenleme gibi özellikler kazanmaktı

Görsel hafıza bir tasarımcı için çok önemliydi.

Tasarımcı da sanayinin ihtiyaç duyduğu işgücünün en önemli sınıfını oluşturmaktaydı.

Dolayısı ile para demekti.

Bu sistem 19. yüzyıl sonlarına doğru daha esnek hale getirilmiştir.

Güzel sanatlar okulları, doğadan ve hayalden yapılan desen çalışmalarını öncelikle desteklemişlerdir.

Bu kurumlardan çok azı gerçek araç ve gereçlerle tasarlamaya ve bu tasarıları gerçekleştirmeye ilişkin görsel sanatlar ve iş yöntemlerini kullanmaya başlamışlardır.

Bu arada bazıları ise sanat öğretimlerinde, sözgelimi bellekten desen çalışmaları gibi yöntemler geliştirmişlerdir.

İlköğretim okullarında, eğitim bilimciler Fröbel ve Pestalozzi nin görüş ve düşüncelerinin kabul görmesi ve çocukların öğrenme biçimlerine yönelik gerçekleştirilen psikolojik araştırmaların ortaya çıkışı, yeni amaçların ve yöntemlerin belirlenmesine yol açmıştır.

İlköğretim düzeyinde verilen sanat eğitimi oldukça yararcı kalmış; el ve göz koordinasyonu, temizlik ve düzene öncelik verilen ölçütler olmaya başlamıştır

Amerikalı eğitimci Dyce, sanayi için teknik ressamlar (tasarımcılar) hazırlamada akademik sanat eğitiminin temel uygulamalarından biri olan figür çalışmasının önemli olmadığını düşünüyordu.

Akademik sanat eğitiminin kuralları yerine geometriyi temel alan çizim öğretim metotlarının, zanaatkârların eğitimlerini etkili bir şekilde cevaplayabilecek düzeyde olduğunu öne sürmüştü.

Zanaatkârların, sanatçıların eğitiminde olduğu gibi çizim sistemini karışık ve zaman alıcı şekilde öğrenmelerine ihtiyaç yoktu.

Fakat güzel sanatların standardıyla tanışan bireylerin sanayinin çıkarları doğrultusunda daha iyi hizmet sunulabileceği Fransa Yüksek Eğitim Genel Müfettişi Felix Ravaisson tarafından iddia edilmişti

Şüphesiz sanayinin ilham kaynağı sanat olmuştur.

İmal edilen Fransız mallarının üstünlüğü elbette Fransız sanatının üstünlüğüne dayanmaktaydı.

Ravaisson üretilen malların estetik bir yapıya sahip olması gerektiğini düşünmüş olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  SANAT EĞİTİMİ Sanatın Tanımı Günümüzü algılayıp anlamak, günümüze kadar geçmişte olup bitenleri ve yapılanları öğrenmek, bilmekle g...