TASARIM EĞİTİMİ TARİHİ VE WİLLİAM MORRİS - 2
Fransa da sanayinin ihtiyaç duyduğu tasarımcıları
yetiştirebilmek için sanat eğitimine giderek artan bir önem vermiştir.
Bu amaçla Delacroix ve Ingres, gibi ünlü Fransız
sanatçı ve akademisyenlere bir rapor hazırlatılmıştır.
Bu raporda geometrik çizim metotlarıyla sanayi
dünyasının lideri Fransa nın konumunu zayıflayacağını ifade edilerek akademik
sanat eğitiminin de verilmesi gerektiği belirtilmiştir
Bu dönemde İngiltere de yayınlanan ve o dönemin sanat
eğitimi anlayışına yönelik hazırlanmış çeşitli kitaplar bulunmaktaydı.
Bunlar içinde en önemli olanlarından biri William Dyce
ın Devlet Tasarım Okullarının Çizim Kitabı (The Drawing Book of the Government
School of Design) idi tarihli (1854 de kadar yaygın olarak
kullanılmadı) Dyce ın bu kitabı önceki sanat eğitimi yöntemlerinden farklı idi.
Oda geometrik çizimlere dayanan bir sanat eğitimi
anlayışına sahipti fakat doğayı model alıyor, doğadan geometrik şekillere
gidilmesi gerektiğini düşünüyordu.
Kitabı pedagojik boyutta ele alınmıştı.
Kitabın ilk bölümü geometrik tasarımlardan ve 45 tane
şematize edilmiş soyut örneklerden oluşan uygulamalardı
Bu uygulamalar çeşitli geometrik yaprak figürlerinden
oluşmaktaydı
Kitaptaki egzersizler gittikçe zorlaşan bir özelliğe
sahiptir ve çocuklardan çok gençlere ve yetişkinlere yöneliktir.
Egzersizler temel bitki formları, ağaçlar, yaprakların
bir eksen etrafında teğet kıvrımlardan oluşan hatlar şeklinde düzenlemesi ve
düz çizgi ve çokgenlerden oluşan geometrik şekillere dönüştürülmesine
dayanıyordu.
Kitabın ikinci bölümünde Dyce ın özgür tasarım
açısından yenilik teşkil eden süs amaçlı çizimleri bulunuyordu.
Başlangıçta geleneksel bitki formları çeşitli
uygulamalarla anlatılıyordu.
İçinde karmaşık süslemeler bulunan bu uygulamalar
giderek şematik tasarımlara dönüşüyordu
Bu dönem içinde karşılaştığımız diğer bir eser 1949 da
J. D. Hardind in yazdığı Sanat Üzerine Dersler (Lessons On Art) isimli
kitabıdır.
Yayınlandığı dönem çok popüler olmuş ve gelecek otuz
yıl boyunca on kere basılmıştır
Bu kitabın en büyük özelliği yayınladığı döneme göre
ilerici yöntemler içermesiydi.
Bu yöntemler on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından
sonra ilkokullarda yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Bu yönteme göre ilk derste herhangi bir alet
kullanılmadan çocuktan düz çizgi çekmesini isteniyordu.
Düz çizginin sonra sıra üçgenler, dörtgenler, eğri ve
katı geometrik şekiller çizmeye geliyordu.
Kitabın ikinci bölümünde ise bu soyut şekillerden
artık basit nesne ve binaların çizimine geçiş vardı.
Kesişen paralel çizgiler artık çit veya köprü haline
getiriliyordu.
Çeşitli geometrik çizim çalışmaları Kitabın üçüncü
bölümünde yuvarlak katı cisimler yapay geometrik şekiller ile basitleştirilmiş
perspektif kompozisyonları yaptırılıyordu.
Daha karmaşık nesneler, büyük bina ve peyzaj çizimleri
takip eden bir sonraki bölümde yer almaktaydı.
Bu sanat eğitimi sistemi soyut şekiller ve gerçek
arasında dinamik bir gerilim yaratmaya dayanıyordu.
Böylece üç boyutlu nesnelerin iki boyutlu yüzeye
aktarımı çocuk için daha kolay ve çabuk kavranır oluyordu.
Tüm bu eğitim sanayinin ihtiyaç duyduğu tasarımcı
ihtiyacını karşılamaya yönelikti ve bu ihtiyaç orta sınıfın çocuklarından
karşılanmaktaydı.
Dolayısıyla bu sanat eğitimi orta sınıfın çocukları
için tasarlanmıştı diyebiliriz.
Bunlardan bir diğer ise, Teknik Ressamlar İçin
Endüstri Tasarımı Kitabı (1855), idi ve 19. yüzyılın yarısı boyunca
tasarımcıların eğitimi için başarılı bir şekilde kullanıldı
Bu kitap mekanik aletler ve makine çizimleri,
mühendislik çizimleri, geometrik çizimlerin nasıl yapılacağı ile ilgili
bilgileri içeren kılavuz kitapların ilkiydi
Bir buhar motoru ile çalışan Ortografik projeksiyon
makinası çizimi.
William Morris in Tasarım Eğitimi Anlayışı İngiliz
sanat kuramcısı John Ruskin makinenin uygunsuz, düzensiz, fonksiyonsuz biçimler
ürettiğini, el sanatlarına, doğaya yeniden dönülmesi gerektiğini savunmuştur.
Bu fikirler William Morris i etkilemiş ve bu konuda
çalışmalara devam etmiştir.
Waltham Stow da dünya ya gelen Morris, rahiplik
eğitimi ile öğretimine başlayan ressam, şair, mimar, politikacı ve yayımcı
olarak hayatına devam etmiş olan sanatın pek çok kolunda ürün vermiştir.
İngiltere nin 19. yy da yetiştirdiği dünya sanatında
çok büyük bir yeri olan, Arts and Crafts akımının öncüsüdür.
Morris, Oxford Üniversitesi nde teoloji eğitimi almış,
mimarlık ve resim konularıyla ilgilenmiş ve bir tasarım firması kurmuştur.
Kurduğu bu firmada sanat değeri olan işlevsel eşyalar
üreten W. Morris her sanatçının, aynı zamanda bir zanaatçı olduğunu ve
makinenin el sanatlarını yok ettiğini savunmuştur
Sanatçının işini çok sevmesinin, onu başarıya
götüreceğine inanarak, ortaçağ sanatında üstün değerlerin ortaya çıkmasını,
buna bağlamıştır.
Ortaçağın sanat sorunu duvarcıların, boyacıların
sanatçı sayılamayacağı konusunda birleşirken, Morris çağdaş toplumda, makinenin
ortaya çıkışıyla karşılaşılan sanat objesinin birden fazla ve çeşitte
yapılmasının sanat olamayacağı ve gerçek sanat objesinin, sanatçı tarafından
üretilmesi gerektiğini savunmuştur.
Öğretisinin dayandığı temel; sanat ve zanaat
ilişkisidir.
Morris in bu düşünceleri Avrupa ya çabucak
yayılmıştır.
Bu amaçla; Londra da kurulan sanat ve zanaat merkezi
olan Central School Art of Craft, isimli çıraklık okulu oluşturulmuştur.
Morris in bu düşünceleri Akademilerde verilen sanat
eğitiminin güzel sanatlar ve uygulamalı sanatlar diye ikiye ayrılmasına neden
olmuştur
Bu durumun sanat eğitimi tarihi için bir dönüm noktası
olduğu söylenebilir.
Öğretim bu okullarda klasik örneklere ve geometrik
çalışmalara dayandırılıyordu.
Verilen sanat eğitiminde basitten karmaşığa doğru
ilkesi benimsenmiştir.
Tüm öğretim birbirini izleyecek şekilde sunuluyordu.
Yağlıboya ve heykelden ya da grafik, tekstil gibi bir
tasarım çalışmasından önce desen; ton, tek renkli çalışma ve renkten önce
çizgi, hacimsel kalıp ve canlı model çalışmalarından önce düz, yüzeysel ve
cansız nesneler gelmiştir.
Bu yöntem akademiler, sanat okulları dışında
ilköğretim okullarında bile desen derslerinde kullanılmıştır
Endüstri Devrimi nin ilk başladığı ülke olan İngiltere
de tüm bu gelişmelere ve gereksinimlere bağlı olarak ilk önce 1847 de Art
Manufactures i kurarak makine ürünlerine estetik bir yön kazandırmak
gerektiğini düşünen Henry Cole ün , daha sonra Arts and Crafts Akımı nın
öncülerinden sanatçı ve eleştirmen John Ruskin ve William Morris in seri üretim
sonucu ortaya çıkan estetik ve kaliteden uzak ürünlerden dolayı bir kaygıları
oldu.
Ruskin: Teknoloji, güzelliği, kaliteyi, ahlaki boyutu
ve samimiyeti yok ediyor.
Oysa zanaatçı, yaptığı işten baştan sona zevk
almalıdır diyordu.
Morris, çağındaki parçalanmaya çare olarak, geçmiş
devirlerin sanatsal bütünleşmesine dönülmesini öneriyordu.
Sanatın, politika, din, ahlak ilkelerinden ayrı
tutulmadığı kültürel bir bütünleşmenin yeniden gerçekleşebileceğine
inanmaktaydı.
W. Morris, gerçekte geriye dönük bir romantikti.
El sanatlarının yeniden canlanması yanlısıydı
Endüstrileşmenin getirdiği yeni biçim ve yaşam tarzı
sonucu Morris, sanatın yeni gereksinmelere cevap verebilmesi için mevcut sanat
eğitiminin değişmesi gerektiğini savunuyordu.
Böylece W. Morris in fikirlerinin ileriye dönük
yönleri doğrultusunda endüstriyel ürünlerin tasarıma ihtiyacı olduğunu ve iyi
tasarlanmış bir ürünün hem göze hoş görüneceği hem de ekonomik olacağını
düşünen devlet tarafından İngiltere de uygulamalı güzel sanatlar eğitimi veren
okullar açılır ve orta dereceli okullara da iş eğitimi dersleri konur.
İngiltere deki bu gelişmeler Avrupa kıtasında
özellikle de hızla endüstrileşen Almanya da etkili olur.
Morris öğrencilere 1877 yılında vermeye başladığı
sanat derslerinde; kendi sanatlarını doğayı izleyerek, eski sanatları
inceleyerek yaratacaklarını öğretir.
Tasarımlarında üç kuralı vardır:
1) Kullandığı malzeme ve teknikleri iyi tanımak.
2) Geometrik formdan kaçmak ( doğallıktan uzaklaşmamak
için ), renklerin temiz olması ve gölgelemelerin açıklayıcı özellikte olması.
3) Sanat tarihi okuyarak eski çalışmalardan
yararlanmak.
Bütün bu kuralları tasarımlarında uygular.
Örneğin o dönemde genelde geometrik formları duvar
kağıtlarında uygulamaktaydılar, ancak Morris bunlardan hiç hoşlanmamış ve
kendisi eski tarzda duvar kağıtları tasarlamıştır.
Sarmaşık güller, kuşlar ve böcekler, papatya ve meyve
ilk örnekleridir.
En iyi duvar kağıtların yıllarında yapmıştır
sonrasında da bu duvar kağıtlarından tasarlamıştır, öyle ki Naturalizm modası
geçmesine rağmen beğenilmiştir.
Desenlerinde genelde büyük motiflerin arkasına küçük
noktalar ve asma filizleri yerleştirerek doğal derinlikler yaratmaya
çalışmıştır.
İngiltere de resim-iş akımının savunucusu olan William
Morris, bu yolla toplumun yeniden biçimlendirilebileceğini savunmuş, Kraliçe
Victorya dönemi süslemeciliğine karşı çıkmıştır.
Morris in savunduğu bu hareketin dört ilkesi;
araçlara, kullanıma, yapıma ve gereçlere bakış olarak ortaya konmuştur.
Kurduğu Uygulamalı Sanatlar Okulu programında bu
ilkelere dayalı tasarım dersleri ağırlıklı olmuştur
Sanatın bir ders olarak okullara girişi endüstri
devrimi döneminde gerçekleşmiştir.
Sanayi Devrimi ile birlikte güzel sanatlar
alanında tasarım, üretilen malın satılması amacıyla ön plana çıkmıştır.
Endüstri nin hızla gelişimi, endüstriyel tasarıma
gereksinimi de büyük boyutta gündeme getirmiştir.
Bu gereksinimle birlikte okullara sanat dersi girer ve
İngiltere de Arts and Crafts hareketini doğurur.
Yeni gereksinimler için yeni sanat eğitiminin
verilerek, günlük yaşamın bir parçası olması gerektiği görüşünü savunan Arts
and Crafts hareketinin bir sonucu olarak İngiltere de Uygulamalı Güzel Sanatlar
Eğitimi veren okullar açılmıştır.
William Morris, sanayi devriminin bir sonucu olan
üretim bandından çıkan ürünlerin ucuz ve kötü olduğunu savunarak mallarının
niteliksizliğini vurgulamış ve geçmişin el sanatlarına dönmeyi amaçlamıştır.
Ancak bu yoldaki çabaları geleceğe yön veren tasarım
atılımları geliştirmiştir.
El sanatlarını yeniden canlandırma çağrısı, malzemeye
sadık kalmak, işlevsel nesneleri güzel yapmak, tasarımın işleve uygun olması
gibi ilkeler, sonraki nesillerce sanat ve el sanatları değil, sanat ve
endüstriyi birleştirme adına uyarlanmıştır.
Sanat kurallar ve ölçülerle belirlenemez, duygusal bir
biçim anlayışına dayanır ve John Ruskin ve William Morris gibi sanatçılar
makinenin bu formları meydana getiremeyeceğini düşünmüşlerdir.
Morris ve arkadaşları için makine ve onunla ilgili her
şey lanetlenecek icatlarken, Bauhaus un kurucusu olan Walter Gropius ve
arkadaşları için makine ancak bir araçtır ve ona karşı değil, onunla birlikte
yeni adımlar atılmalıdır.
Morris her ne kadar başlangıçta makineye karşı görünse
de sonunda o da bu karşıt görüşünde zamanla yumuşama eğilimine girmiştir.
Kendisinden sonra gelen birçok sanatçıyı da etkileyen
Morris, sanat ve sosyal hayat arasında ilişkiyi modern anlamda kavrayıp teorik
ve uygulamayla bir köprü oluşturan bir sanatçıdır.
Morris aynı zamanda Bauhaus Okulu nun hazırlayıcısı ve
sanatın büyük dönüşümü olarak kabul edilen modernizmin temelini oluşturmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder