3 Aralık 2022 Cumartesi

 TASARIM EĞİTİMİ - 2

 

Temel Tasarım Dersinde Farklı Yaklaşımlar

Tüm bilimsel çalışmalarda olduğu gibi üniversitede verilen bir ders olarak Temel Tasarım için de yürütücünün varlık bilimi açısından kişisel konumu, diğer bir deyişle bilgi, gerçek ve meşruiyete karşı tavrı, “ne”yin çalışılacağını belirlemiş olur.

 Buna paralel olarak, yürütücünün dünyayı nasıl kavramsallaştırdığı ve onu nasıl analiz ettiğine göre bazı bilgi formlarının, girdi ve yöntemlerin ders dışında kalacağı varsayılabilir.

Bu bilgi kuramı bakış açısı bilgi temsillerinin bilinçli olarak seçildiği bir süreç içerir.

 Bazı yöntemlerin tercih edildiği, bazı veri kaynaklarının daha sıklıkla kullanıldığı bir çerçeve belirlenmiş olur.

Buradan hareketle Temel Tasarım uygulamalarında ilk yaklaşım farkının soyut-somut tasarım eğitim ekseninde olduğu söylenebilir.

Yürütücüler ve bazen de üniversite kurumunun kendisi bu ontolojik düsünce farkını yaratır.

Böylece dolaylı olarak bilgi kuramı ve yöntembilim açısından da yaklaşımlar tanımlanmış olur.

Mekan ve çevre kavramsallaştırmalarına göre bazı okullarda tamamen soyut ve modernist bir anlayış hakimdir.

 Modernizmde mekan üç boyutlu kartezyen koordinat sisteminde kurgulanmış Öklitçi bir boşluktur.

 Modern dönemin tasarım araçları mekaniktir, fakat bunları kullanmak için duyu motor ve kavramsal eğitim gerekir

 ODTÜ Mimarlık ve Planlama bölümleri buna örnek olabilir .

 Özgüner ODTÜ Mimarlık bölümündeki temel tasarım dersindeki uygulamaları şöyle anlatmıştır:

 “Öğrenciye nisbet, ölçek, renk, ritm, denge, ahenk ve düzen gibi kavramlar verilmekte, bilhassa «mekân»  üzerinde durulmakta, bunların yanında teknik çizim ve perspektif kuralları öğretilmektedir.”

 “Bunları yaparken bilhassa 2 ve 3 boyutlu çalışmalar hazırlanır;

Şekil, form, malzemenin yüzey dokusu, renk, çeşitli yönlerdeki çizgilerin düzen, ahenk ve dengesi üzerinde çalışılır”.

Özgüner’in ifadesindeki bu kavramlar Bauhaus okulunun Temel Ders olarak verdiği ders ile paralleldir.

 Temel Tasarım dersi daha somut odaklı da olabilir.

 Bazı okullarda çevre ile ilişki, malzeme ve doku gibi kavramlar ile soyuttan ziyade somut dünyadan referanslar baskındır.

 Örneğin Bursa Orhangazi Üniversitesi’nde, öğrenciler kil, kum atölyeleri ile bu dersi açık alanda düzenlenen çalıştaylarla ve gerçek dünyayla birebir ilişkili yapmaktadır.

Öğrenciler doğal malzemeleri tanıyıp, bunlarla tasarım alıştırmaları yapmaktadır.

  İTÜ Mimarlık bölümünde 2007- 2008 döneminde sahilde kum çalışması yapılmıştır.

 Yine aynı bölümde ‘travma’ olarak adlandırılan yeni nesil temel tasarım dersinde de öğrenciler İstanbul’un çeşitli mahallelerinde yerinde üretim ve anında sergileme yapmaktadır.

Genel olarak Temel Tasarım dersi tek dönem verilir.

Takip eden dönemde Mimari Tasarıma Giriş ya da Planlama Stüdyosu gibi disiplinlerin kendi uygulama dersleri ile devam edilir.

Ancak ODTÜ Mimarlık bölümünde 50 yıllık bu geleneğin yakın dönemde sorgulandığı ve ders içeriğinin değiştirildiği belirtilmiştir.

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve ABD Penn State Üniversitesi gibi bazı okullarda Temel Tasarım iki dönem boyunca verilmektedir.

ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama ve Mimarlık Bölümlerinde de, 2. Dönem dersin ismi Temel Tasarım olmamasına karşın Gestalt ilkelerinin kullanıldığı ve soyut temrinlerin yapıldığı stüdyolar şeklindedir.

  Yıldız Teknik Üniversitesi ve Doğuş Üniversitesinde Mimarlık bölümlerinde Temel Tasarım dersi, stüdyo dersi olarak değil uygulamalı bir ders olarak işlenmektedir.

 Bir diğer yaklaşım farklı disiplinler icin dersin ortak olarak işlenip islenmemesinden ortaya çıkar.

 Temel tasarım dersi Gazi Üniversitesi, ODTÜ ve İTÜ gibi Türkiye’deki eski üniversitelerde planlama, endüstriyel tasarım ve mimarlık gibi bölümleri için ayrı olarak verilmektedir.

 Son zamanlarda özellikle yeni açılan üniversitelerde ortak temel ders olarak verilmesi yaygın bir uygulamadır.

 Ancak gerek ortak çalışmanın zorlukları, gerekse disiplinlerin kendi bakış açıları zorluk yaratabilmektedir.

 Güneş ve Güneş endüstriyel tasarım disiplini özelinde yaptıkları çalışmada rekaberlik olarak bilinen kavram ile bir disiplinin diğer bir disiplinle işbirliğinin sınırlarını çizebileceğini, tarafların işbirliği için gösterdikleri çabanın seviyesini tanımlayabildiğini belirtmiştir.

 Bu anlamda bazı disiplinler diğer disiplinlerle işbirliği için yoğun bir çaba gösterirken, diğerleri daha tutucu davranarak işbirliğine kapalı davranabilmektedir.

 Yaklaşımlar farklılık gösterse de, aslında ders planlarında Temel Tasarım dersinin amacı benzer şekilde kurgulanmıştır:

 Öğrencilerin 2 ve 3 boyutlu komposizyon yapmanın esas olduğunu kavramasına olanak verecek ve düzenleme prensiplerine vurgu yaparak düzen algısının oluşmasını sağlamak’ veya `öğrencilerin soyut düşünce geliştirmelerine, temsil kabiliyetini elde etmelerine, temel tasarım becerileri ve görsel kültür geliştirmeleri icin uygun tasarım dili ve tasarım becerileri geliştirmelerine yardımcı olmak ‘katılımcı öğrencilerin yaşadıkları çevreyi soyutlama ve kavramsallaştırmayla yeniden

değerlendirmesini; şekil, form, renk, desen, örüntü, malzeme, ölçek ve mekân gibi kavramları harmanlayarak, düzenleyerek, değiştirerek tasarım veya organizasyonlar oluşturmasını amaçlayan bir stüdyodur.

 Dönem içinde yapılacak çalışmalar tasarımsal ilişkileri anlama ve ilişki kurma yetilerini geliştirmeye yoğunlaşır.

 Genel olarak temel tasarım dersinde amaç öğrenciye tasarım kültürünü ve tasarım sorunlarını çözerken uygun tasarım dilini kullanmayı öğretmektir.

 Gestalt ilkeleri bu anlamda tutarlı bir çerçeve sunmaktadır.

 Gestalt Prensipleri ve Temel Tasarım Dersinde kullanılan kavramlar Formun kendisinin estetik kaygılarla değil, uygulamalı tasarım süreçleri ile elde edilmesi gerektiği düşüncesini içerir.

 Bauhaus Okulunun yükselmesiyle 20. yy başında ön plana çıkmıştır.

 Gropius’de tasarımın bir biliminin olup olmadığını sorguladığı yazısında yaratıcılığı geri plana atmamakla birlikte, mimarlık ve ilgili disiplinlerin sanat dallarından

farklı olarak objektif bir bilimsel bağlama sahip olduğunu belirtmiştir.

Modernist düşüncenin, rasyonel bilimin geliştiği dönemde tasarım dünyasına ait en belirgin değişiklik Gestalt Prensiplerinin geliştirilmesi olmuştur.

 Gestalt bir şeyin nasıl biraya getirildiğine işaret eden Almanca bir kelimedir.

 Merriam Webster Sözlüğündeki İngilizce tanımlamadan yola çıkarak `parçalarının toplamından elde edilemeyecek bir fonksiyonel bütünlük içeren fiziksel,

biyolojik veya psikolojik bir yapı, diziliş veya desen olgusu` olarak açıklanabilir.

 Almanya’da Bauhaus Tasarım Okulunda ve Rusya’da Devlet Yüksek Sanat ve Teknik Stüdyolarında Gestalt tasarım prensipleri mimar ve sanatçıların Temel Dersinde uygulanmıştır.

Bugün birçok Temel Tasarım eğitimi bu gelenekten gelmektedir ve yaklaşımın devamı olarak yorumlanabilir.

 Tümevarım gibi “aşağıdan yukarıya” temellenen bir kuram olarak Gestalt, algıyı etkileyerek daha üst seviyedeki bilişsel süreçlere ulaşır.

Bu anlamda, Gestalt psikolojisi indirgemeci, bileşik olmayan ve kompozisyona önem vermeyen yaklaşımların yerine bütünlük ve bağlam gibi kavramlarla kendini ilişkilendirir.

Gropius’un Manifestosunda belirtiği gibi mimarlar, binanın parça ve bütün olarak karma bir yapıda olduğunu görmeyi ve anlamayı öğrenmelidir.

  Gözlemlenen dünyanın dışında öznenin kendisinde de parça ve bütün ilişkisini sorgulamak mümkündür.

 Koffka’nın ‘Bütün, parçaların toplamından daha farklıdır”  açıklaması Gestalt kuramı için en temel ifadelerinden biridir.

Ancak, Heider’e göre İngilizceye ‘Bütün, parçaların toplamından daha önemlidir’ şeklinde çevrilmesi Koffka tarafından düzeltilmiş ve bütünün algı sisteminde bağımsız bir varlık olduğu belirtilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  SANAT EĞİTİMİ Sanatın Tanımı Günümüzü algılayıp anlamak, günümüze kadar geçmişte olup bitenleri ve yapılanları öğrenmek, bilmekle g...