TASARIM EĞİTİMİ - 2
Temel Tasarım Dersinde Farklı Yaklaşımlar
Tüm bilimsel çalışmalarda olduğu gibi üniversitede
verilen bir ders olarak Temel Tasarım için de yürütücünün varlık bilimi
açısından kişisel konumu, diğer bir deyişle bilgi, gerçek ve meşruiyete karşı
tavrı, “ne”yin çalışılacağını belirlemiş olur.
Buna paralel olarak, yürütücünün dünyayı nasıl
kavramsallaştırdığı ve onu nasıl analiz ettiğine göre bazı bilgi formlarının,
girdi ve yöntemlerin ders dışında kalacağı varsayılabilir.
Bu bilgi kuramı bakış açısı bilgi temsillerinin
bilinçli olarak seçildiği bir süreç içerir.
Bazı yöntemlerin tercih edildiği, bazı veri
kaynaklarının daha sıklıkla kullanıldığı bir çerçeve belirlenmiş olur.
Buradan hareketle Temel Tasarım uygulamalarında ilk
yaklaşım farkının soyut-somut tasarım eğitim ekseninde olduğu söylenebilir.
Yürütücüler ve bazen de üniversite kurumunun kendisi
bu ontolojik düsünce farkını yaratır.
Böylece dolaylı olarak bilgi kuramı ve yöntembilim
açısından da yaklaşımlar tanımlanmış olur.
Mekan ve çevre kavramsallaştırmalarına göre bazı
okullarda tamamen soyut ve modernist bir anlayış hakimdir.
Modernizmde mekan üç boyutlu kartezyen koordinat
sisteminde kurgulanmış Öklitçi bir boşluktur.
Modern dönemin tasarım araçları mekaniktir,
fakat bunları kullanmak için duyu motor ve kavramsal eğitim gerekir
ODTÜ Mimarlık ve Planlama bölümleri buna örnek
olabilir .
Özgüner ODTÜ Mimarlık bölümündeki temel tasarım
dersindeki uygulamaları şöyle anlatmıştır:
“Öğrenciye nisbet, ölçek, renk, ritm, denge,
ahenk ve düzen gibi kavramlar verilmekte, bilhassa «mekân» üzerinde
durulmakta, bunların yanında teknik çizim ve perspektif kuralları
öğretilmektedir.”
“Bunları yaparken bilhassa 2 ve 3 boyutlu
çalışmalar hazırlanır;
Şekil, form, malzemenin yüzey dokusu, renk, çeşitli
yönlerdeki çizgilerin düzen, ahenk ve dengesi üzerinde çalışılır”.
Özgüner’in ifadesindeki bu kavramlar Bauhaus okulunun
Temel Ders olarak verdiği ders ile paralleldir.
Temel Tasarım dersi daha somut odaklı da
olabilir.
Bazı okullarda çevre ile ilişki, malzeme ve doku
gibi kavramlar ile soyuttan ziyade somut dünyadan referanslar baskındır.
Örneğin Bursa Orhangazi Üniversitesi’nde,
öğrenciler kil, kum atölyeleri ile bu dersi açık alanda düzenlenen
çalıştaylarla ve gerçek dünyayla birebir ilişkili yapmaktadır.
Öğrenciler doğal malzemeleri tanıyıp, bunlarla tasarım
alıştırmaları yapmaktadır.
İTÜ Mimarlık bölümünde 2007- 2008
döneminde sahilde kum çalışması yapılmıştır.
Yine aynı bölümde ‘travma’ olarak adlandırılan
yeni nesil temel tasarım dersinde de öğrenciler İstanbul’un çeşitli
mahallelerinde yerinde üretim ve anında sergileme yapmaktadır.
Genel olarak Temel Tasarım dersi tek dönem verilir.
Takip eden dönemde Mimari Tasarıma Giriş ya da
Planlama Stüdyosu gibi disiplinlerin kendi uygulama dersleri ile devam edilir.
Ancak ODTÜ Mimarlık bölümünde 50 yıllık bu geleneğin
yakın dönemde sorgulandığı ve ders içeriğinin değiştirildiği belirtilmiştir.
İstanbul Bilgi Üniversitesi ve ABD Penn State
Üniversitesi gibi bazı okullarda Temel Tasarım iki dönem boyunca verilmektedir.
ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama ve Mimarlık Bölümlerinde
de, 2. Dönem dersin ismi Temel Tasarım olmamasına karşın Gestalt ilkelerinin
kullanıldığı ve soyut temrinlerin yapıldığı stüdyolar şeklindedir.
Yıldız Teknik Üniversitesi ve Doğuş
Üniversitesinde Mimarlık bölümlerinde Temel Tasarım dersi, stüdyo dersi olarak
değil uygulamalı bir ders olarak işlenmektedir.
Bir diğer yaklaşım farklı disiplinler icin
dersin ortak olarak işlenip islenmemesinden ortaya çıkar.
Temel tasarım dersi Gazi Üniversitesi, ODTÜ ve
İTÜ gibi Türkiye’deki eski üniversitelerde planlama, endüstriyel tasarım ve
mimarlık gibi bölümleri için ayrı olarak verilmektedir.
Son zamanlarda özellikle yeni açılan
üniversitelerde ortak temel ders olarak verilmesi yaygın bir uygulamadır.
Ancak gerek ortak çalışmanın zorlukları, gerekse
disiplinlerin kendi bakış açıları zorluk yaratabilmektedir.
Güneş ve Güneş endüstriyel tasarım disiplini
özelinde yaptıkları çalışmada rekaberlik olarak bilinen kavram ile bir
disiplinin diğer bir disiplinle işbirliğinin sınırlarını çizebileceğini,
tarafların işbirliği için gösterdikleri çabanın seviyesini tanımlayabildiğini
belirtmiştir.
Bu anlamda bazı disiplinler diğer disiplinlerle
işbirliği için yoğun bir çaba gösterirken, diğerleri daha tutucu davranarak
işbirliğine kapalı davranabilmektedir.
Yaklaşımlar farklılık gösterse de, aslında ders
planlarında Temel Tasarım dersinin amacı benzer şekilde kurgulanmıştır:
Öğrencilerin 2 ve 3 boyutlu komposizyon yapmanın
esas olduğunu kavramasına olanak verecek ve düzenleme prensiplerine vurgu
yaparak düzen algısının oluşmasını sağlamak’ veya `öğrencilerin soyut düşünce
geliştirmelerine, temsil kabiliyetini elde etmelerine, temel tasarım becerileri
ve görsel kültür geliştirmeleri icin uygun tasarım dili ve tasarım becerileri
geliştirmelerine yardımcı olmak ‘katılımcı öğrencilerin yaşadıkları çevreyi
soyutlama ve kavramsallaştırmayla yeniden
değerlendirmesini; şekil, form, renk, desen, örüntü,
malzeme, ölçek ve mekân gibi kavramları harmanlayarak, düzenleyerek,
değiştirerek tasarım veya organizasyonlar oluşturmasını amaçlayan bir
stüdyodur.
Dönem içinde yapılacak çalışmalar tasarımsal
ilişkileri anlama ve ilişki kurma yetilerini geliştirmeye yoğunlaşır.
Genel olarak temel tasarım dersinde amaç
öğrenciye tasarım kültürünü ve tasarım sorunlarını çözerken uygun tasarım
dilini kullanmayı öğretmektir.
Gestalt ilkeleri bu anlamda tutarlı bir çerçeve
sunmaktadır.
Gestalt Prensipleri ve Temel Tasarım Dersinde
kullanılan kavramlar Formun kendisinin estetik kaygılarla değil, uygulamalı
tasarım süreçleri ile elde edilmesi gerektiği düşüncesini içerir.
Bauhaus Okulunun yükselmesiyle 20. yy başında ön
plana çıkmıştır.
Gropius’de tasarımın bir biliminin olup
olmadığını sorguladığı yazısında yaratıcılığı geri plana atmamakla birlikte,
mimarlık ve ilgili disiplinlerin sanat dallarından
farklı olarak objektif bir bilimsel bağlama sahip
olduğunu belirtmiştir.
Modernist düşüncenin, rasyonel bilimin geliştiği
dönemde tasarım dünyasına ait en belirgin değişiklik Gestalt Prensiplerinin
geliştirilmesi olmuştur.
Gestalt bir şeyin nasıl biraya getirildiğine
işaret eden Almanca bir kelimedir.
Merriam Webster Sözlüğündeki İngilizce
tanımlamadan yola çıkarak `parçalarının toplamından elde edilemeyecek bir
fonksiyonel bütünlük içeren fiziksel,
biyolojik veya psikolojik bir yapı, diziliş veya desen
olgusu` olarak açıklanabilir.
Almanya’da Bauhaus Tasarım Okulunda ve Rusya’da
Devlet Yüksek Sanat ve Teknik Stüdyolarında Gestalt tasarım prensipleri mimar
ve sanatçıların Temel Dersinde uygulanmıştır.
Bugün birçok Temel Tasarım eğitimi bu gelenekten
gelmektedir ve yaklaşımın devamı olarak yorumlanabilir.
Tümevarım gibi “aşağıdan yukarıya” temellenen
bir kuram olarak Gestalt, algıyı etkileyerek daha üst seviyedeki bilişsel
süreçlere ulaşır.
Bu anlamda, Gestalt psikolojisi indirgemeci, bileşik
olmayan ve kompozisyona önem vermeyen yaklaşımların yerine bütünlük ve bağlam
gibi kavramlarla kendini ilişkilendirir.
Gropius’un Manifestosunda belirtiği gibi mimarlar,
binanın parça ve bütün olarak karma bir yapıda olduğunu görmeyi ve anlamayı
öğrenmelidir.
Gözlemlenen dünyanın dışında öznenin
kendisinde de parça ve bütün ilişkisini sorgulamak mümkündür.
Koffka’nın ‘Bütün, parçaların toplamından daha
farklıdır” açıklaması Gestalt kuramı için en temel ifadelerinden
biridir.
Ancak, Heider’e göre İngilizceye ‘Bütün, parçaların
toplamından daha önemlidir’ şeklinde çevrilmesi Koffka tarafından düzeltilmiş
ve bütünün algı sisteminde bağımsız bir varlık olduğu belirtilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder