3 Aralık 2022 Cumartesi

 TASARIM EĞİTİMİ - 3

 

Prensipler

Max Wertheimer, Wolfgang Köhler, Kurt Koffka’nın çalışmaları ile 1930’larda şekillenen Gestalt Kuramı bazı prensipler ile tanımlanır.

  Bu prensiplerin birbirlerine üstünlüğü temel olarak yoktur, ancak bazı tasarımlarda bazıları ön plana çıkabilir.

 Yakınlık Prensibi : Yakınlık ilkesinin en baskın hali en küçük aralıklarla gruplama şeklidir.

 Diğer bir tarifle, bir tasarımın parçaları birbirlerine ne kadar yakın olursa,bunların bir bütün olarak algılanması o kadar kolay olur.

 Parçaların aynı karakterde olması gerekmez, ancak benzerlik tasarımın gücünü artırabilir.

 Süreklilik İlkesi: Aklımız boşlukları doldurma eğilimindedir ve izleyicinin algıladığı obje aslında tasarımda sunulandan daha fazla mekansal bilgi içerir.

 Örneğin yeterince yakın konumlandırılmış noktalar bir çizgi olarak algılanabilir.

 Tamamlama ilkesi olarak da adlandırabileceğimiz bu prensipte göz boşlukları tamamlar ve parçalardan ziyade bütünü algılar.

 Benzerlik İlkesi: Tasarımdaki benzer parçaların beraber görünmeve algılanma eğilimi yüksektir.

 İzleyiciler benzerlikleri fark eder ve parçaları renk, şekil, büyüklük, doku ve değer açısından gruplama eğilimindedir.

 Anlaşılırlık İlkesi: Gestalt Psikolojisi aklın görsel çevreyi anlamak için basitleştirdiğini ve biçimlerden oluşan bir kompozisyonda söz konusu şekli en basit ve düzgün geometrilere indirgeme eğiliminde olduğunu söyler.

İyi şekil ve basitlik ilkesi olarak nitelenen bu ilke aslında Gestalt’in en temel özelliğidir.

 Bu ilke ile doğrudan ilişkili bir başka ilke şekil-zemin ilişkisini anlatan ilkedir.

 Bir şekil ortaya çıktığında etrafını saran bir zemin de oluşmuştur.

Kişiler bu kompozisyonu algılarken şekli ya da zemini ön plana alarak algılayabilirler.

 Ancak her ikisi aynı anda şekil olarak algılanamaz.

  Temel tasarımda şekil kadar zemin de değerlidir.

 Ön plan ve arka plan olarak da adlandırılan bu kavram ile temel tasarım aslında objeye önem veren  sanattan ayrılmış olur.

 

 Temel Tasarım Dersi Kavramları

 Gestalt ilkelerine ek olarak görsel denge, düzen, ritm, sözdizimi ve anlambilim , gönderme çerçevesi, dolu-boş ilişkisi, komposizyon ve bağlam gibi kavramlar Temel Tasarım dersinde sıklıkla kullanılır.

 Bir kompozisyon oluştururken bir düzen yaratmak, buradan hareketle tutarlı ve anlamlı bir tasarıma ulaşmak Temel Tasarım için önemlidir.

 Kompozisyon, öğelerin bir sistem içinde ilkeler bağlamında bir araya getirilmesi olarak tanımlanabilir.

  Düzen, en son çalışmada ayırt edilemeyen ancak izleri okunan, kesinlikle soyut, bazen Kartezyen de olabilen bir araçtır.

Bu düzenin alt ve üst seviyedeki tasarım ilkeleri farklılaşabilir; ancak birbirleriyle ilişkilidir.

 Aslında dilbilimdeki sözdizimi ve anlam bilimine  benzeteceğimiz bu iki kavram tasarımcıyı yönlendirir.

 Harflerin bir araya gelip kelime ve cümleleri oluşturması gibi, yapıyı ya da kent planını oluşturan birimler de bir araya geldiğinde bir metin oluşturur.

Aslında heykeller, resimler, binaların da kendi dilleri vardır ancak onların dili bizimkine benzemez.

 Tasarımcı düzen yaratarak farklı diller ve tasarımları mümkün kılabilir.

Tasarım sorunları çok net tanımlanamadığı ve doğa bilimlerinde olduğu gibi tek çözümlü olmadıkları için bağlam kavramı önem kazanır.

 Fransızca problematique kelimesi tasarımın çok çözümlü yapısını işaret eder.

 Findeli’ye göre tasarımın sadece ürün –obje olarak kavramsallaştırılmasından daha öte sosyal, ekonomik, sembolik ve politik sorunların karmaşıklığını içermektedir.

 Tasarım sorununu tanımlayan koşullara yani bağlama göre tasarım şekillenir ve süreç, bağlam bağımlı hale gelir.

 Itten’e göre tekrar eden özellikler, nokta çizgi ve alan gibi birimlerin uyumu ritmin konusudur.

 Düzenli veya serbest olabilir.

 Tekrar etme, okunurluğu artırır ancak, çeşitlilik ve durağanlık arasındaki denge önemlidir.

 Düzen olmadan karmaşıklık akıllarda karışıklığına yol açarken, karmaşık olmayan bir düzen de sıkıcılık yaratır.

 Temel Tasarım dersinde her temrin bir kompozisyon olarak ele alınır.

 Gönderme çerçevesi olarak sıklıkla kullanılan kavramı bu kompozisyonların sınırlarını belirtirken tasarımın parçalarının verilen alan ya da hacim içerisine tam olarak uymasına ve bütüncül bir şekilde onu tanımlamasını yardım eder.

 Bütün tasarımlar bir gönderme çerçevesi içinde yer alır.

 Tasarımın ilk elemanları boşluğa yerleştirilmeye başlandığında mekan ortaya çıkar.

 Dolu-Boş ilişkisi tasarımın dolu ve boş olarak adlandıracağımız parçalarının bütünü oluştururken aynı zamanda tek başlarına da anlamlı olmasını ifade eder.

 Yaratılan değerler keyfi değil, bir kurallar bütünü içinde dağılmalıdır.

 Kavramsal Şemalar: Form-işlev ve form-yer ilişkileri Temel Tasarımda kullanılması ve öğrenilmesi hedeflenen kavramlara olarak bir sorun çözme yöntemi olarak kavramsal şema soyuttan somuta geçişte temel araç olarak kullanılabilir.

Kavramsal şemalar bilim insanlarının fikirlerini aktarmak için kullandıkları bağlama özel hazırlanmış temsil yöntemidir.

  Sadece form arayışı yerine işlevin ve yere ait girdilerin de beraberce ele alınabildiği kavramsal şemalar ile 1. Sınıf öğrencileri izleyen dönemlerde de tasarım sorunlarını her ölçekte çözebileceklerdir.

 Salt form kaygısının ön plana çıktığı formalist yaklaşımın bağlamı, diğer bir deyişle anlam, yer, tarih ve kültür gibi verileri göz ardı eden yönü böylece törpülenmiş olabilecektir.

 Forty in çalışmasında belirttiği gibi form ve formalism tartışmaları temelde form ve işlev arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır.

 Mies van der Rohe’ye göre form değil bina esastır ve form, çalışmanın sonucunda ortaya çıkan bir üründür.

 Formalism ve Gestalt’in benzer şekilde uyum, birlik, iyi form gibi ilkelere dayanıyor olması formun her ikisinde de amaç olduğu anlamına gelmemektedir.

 Formun amaç değil araç olarak kullanılması Temel Tasarım dersinde yönlendirici olacaktır.

  Findeli’de benzer şekilde formalist yaklaşımın yönlendirici-zorlayıcı ve nesneye dayalı yapısının Temel Tasarım dersi ile aşılacağını ve Temel Tasarım dersinin bu anlamda en iyi pedagojik araç olduğunu düşünmektedir.

 Arnheim’a göre bütün düşünme eylemi aslında görsel algı içermektedir.

 Arnheim’in çalışmaları görsel şemalar üretmenin düşünmenin ve sorun çözmenin ilk adımı olarak değerlendirilmesi Norberg-Shulz tarafından daha da ilerletilmiş ve çevrenin genius loci kavramı ile ilişkilendirilmiştir.

Diğer bir deyişle, plan ve yapıldığı alan arasındaki birbirini etkileyen, değiştiren ve bir yapbozun parçaları gibi birbirini şekillendiren güçlü bir ilişki bulunmaktadır.

 Castells’in yıldız mimarlara yönelik eleştirisi o yerin kendine özgü farklıklıklarını düşünmeden hemen her yerde benzer etkiye sahip tasarımlar üretmeleri olmuştur.

Temel Tasarım dersi eğer iki dönem uygulanıyorsa yerin tasarıma dahil edildiği, tam anlamıyla somut bir tasarım yapılabildiği bir çalışma ikinci dönemin final ödevi olarak verilebilir.

Bu süreçte kavramsal şemalar gerek “form ve işlev” gerekse “form ve yer” arasındaki bağlantı için kullanılabilir.

 Tek dönem Temel Tasarım derslerinde görsel şemalar “form ile işlevi” ilişkilendirmek için yine çok önemli bir araç olarak final projesinde sürece dahil edilmelidir.

 Bu makalede verilen örnek ders planının en ayırd edici özelliği düşünmenin ve onu aktarmanın bir yolu olarak kavramsal şemalara verilen önem olmuştur.

 Soyut düşünme ve fikir geliştirme eylemleri izleyen dönemlerde de tasarım stüdyolarında sıklıkla kullanılacaktır.

 Planlama özelinde bakılırsa, plancıların en genel anlamda süreçleri, gerekçelendirmeleri, ve hareket koşullarını kavramsallaştırma yeteneğine sahip olmaları gerekmektedir.

  Gerçek dünyada tasarım süreci sosyal beklentiler, işlev, bütçe, planlamayla ilgili düzenleyici mekanizmalar tarafından kısıtlanmaktadır.

 Bunları tasarıma dahil etmeyen bir yaklaşım gerçekçi olamayacaktır.

Bu anlamda, birinci sınıfta bu yaklaşımla tanışmak diğer dönemlerde de öğrencilerin stüdyo performansını artıracaktır.

Eleştiriler Temel Tasarım için Gestalt’in önemli bir yol gösterici olduğu daha önce de belirtilmişti.

 Özer’e göre: “Temel Dizayn, görüldüğü üzere, çağdaş dünyada hemen her zanaat ve sanat dalında aynı etkililiğe ve geçerliliğe sahiptir.

Gözetilmesi gereken husus, Temel Dizayn’ın soyut bir halde havada kalmaması, aksine esas amaçla daima bağıntılı bulundurulmasıdır.

 Başka bir deyimle, mimarlık müesseseleri söz konusu olduğunda, «Temel Dizayn»ın mimarî dizaynlamayı hazırlayıcı bir karaktere sahip olması gerekecektir.

 Bu anlamda yorumlanıp uygulandığı sürece, kaotik ve çözülmüş ortamlarda «Temel Dizayn» kargaşalığa son verebilecek kurtarıcı bir disiplin halinde bakmak herhalde yersiz olmayacaktır”.

 Ancak günümüz postmodern dünyasında tıpkı modernismin kendisi gibi Gestalt ilkeleri ve temel tasarım dersi de sorgulanır hale gelmiştir.

 Bazı okullarda Gestalt tamamen yadsınmakta, büyük bir kısım okullarda ise bazı değişikliklere ihtiyaç duyulduğu ifade edilmektedir.

Korkmaz örneğin, Bauhaus ve Gestalt’i ortaya çıktığı dönemde oldukça anlamlı bulmakta,ancak günümüz dünyasındaki yerini ise sorgulamaktadır.

 Mennan, Gestalt kuramını tasarım alanının güvenilir bir kaynağı olarak nitelemiştir.

Bununla beraber, bu sistemin güçlendirilmesini gerektiğine ve yeni bir estetik kuramı gereksinmesini işaret etmiştir.

Findeli’in belirttiği gibi tasarım kuramında modernist mantıksal yapıda çözülmeler olmakla beraber, günümüzde tasarımın uzayan bir ufuk olarak kabul edilmesi ve değerler yaratma eylemi olarak tanımlanması halinde, yine, Bauhaus okulundan yararlanmak mümkündür.

 Findeli Moholy- Nagy’nin Institute of Design Chicago’da tüm disiplinlere tam olarak uygun olarak tasarladığı pedagojk Temel Tasarım dersini buna örnek olarak vermektedir.

 Temel Tasarım dersinin Bauhaus geleneğinde olduğu gibi sadece 1. Sınıfta veriliyor olması sebebiyle sonraki tasarım stüdyolarında Temel Tasarım ilişkisinin kurulamayışına işaret etmiştir.

 Ona göre son sınıfa kadar tüm stüdyolara paralel olacak şekilde Temel Tasarım dersi devam etmelidir.

 Temel Tasarım dersine yapılan eleştiriler genelde sezgisel uygulama metodları ve net olmayan ölçme-değerlendirme süreci ile ilgili olmuştur.

Ancak, positivist ana-akım eğitim yöntemlerine sahip olmaması Temel Tasarım dersini yetersiz-etkisiz kılmamaktadır.

 Karşı argüman olarak dersten ziyade mimarlık, planlama ve tasarım temel alanındaki disiplinlerin ve tasarımın kendisinin karakteristik olarak sezgisel öğretme ve öğrenme süreçlerine sahip olduğu iddia edilebilir.

Salvadori bu özelliği işaret ederek “Mimarlığın öğretilemeyeceğini, ancak öğrenilebileceğini belirtmiştir.

Mennan da karmaşıklık karşısında insan algısındaki yetersizlikler sebebiyle çağdaş görsel araştırmanın psikolojiden, neurobilimlerin sayısal ve bilişsel yaklaşımlarına kaydığını belirtimiştir.

  Evyapan’ın şehir planlama eğitiminde görsel düşüncenin geliştirilmesi üzerine yazdığı makalede, temel tasarım amaçlarında öğrenmek yerine ‘bazı temel anlayışlar geliştirmek’ deyimi özellikle vurgulanmıştır.

 Bir diğer eleştiri Temel Tasarım dersinin yaratıcılığı özendirmek yerine onu engellediği şeklindedir.

 Ancak, Arnheim’e göre Temel Tasarım dersinde de sıklıkla kullanılan ve görsel algıyı esas alan zihinsel imgeler mimarlıkta çok önemlidir.

  Lloyd Jones temel tasarımı başarısız olarak değerlendirse de, Bauhaus ve Gestalt’in terkedilmesi değil yenilenerek günümüze uyarlanmasını önermiştir.

 Temel tasarım Özkar’a göre değişmekte ve Bauhaus Okulunun mantıksal positivist bağlamından  uzaklaşmaktadır; ancak böylece günümüzün etkin birey varlığıyla da tutarlı hale gelmektedir.

Ayrıca Temel Tasarım dersindeki  temel geometrik forma aşırı bağlılık eleştirilmiştir.

Bu eleştiri dolaylı olarak yeni nesil parametrik tasarımlara imkan tanımadığı, bilgisayar kullanımının sınırlı olduğu ve daha çok analog araçların kullanıldığı şeklinde takip eden eleştirileri de işaret etmektedir.

 Temel geometrik formlara olan bağlılık hem basitten karmaşığa doğru yönlenmek hem de öğrenciyi önceden tanıdığı formlar ile soyut düşünmenin verdiği zorluklar karşısında güçlü tutabilmek amacıyla devam etmektedir.

 Analog araçların kullanılması tasarımcının yaratıcılığını bilgisayar bilgisi yerine el becerisine bağlamaktadır.

 Dolayısı ile her iki yöntemde de bireyin tasarlayıp istediği şekilde temsil edemeyeceği tasarımlar olabilecektir.

 Günay’ın belirttiği gibi kent biçimini üretirken hem 2 boyutlu olarak plan, hem de 3 boyutlu olarak imar hakları ve mimarlık için Gestalt ilkeleri önemlidir.

 Gestalt, sadece Modernist yaklaşıma hizmet verecek bir ilkeler bütününden fazlasını içermektedir.

 Gestalt ilkeleri esas alınarak stüdyo yürütücülerinin farklı anlayışlarına cevap verebilen ders planları oluşturulabilir.

 Bütün bu eleştirilere rağmen bu makalede Gestalt temelli bir ders planı örneği verilmektedir.

  Gestalt’in getirdiği ilkeler geçerliğini devam ettirmekte ve anlam bütünlüğünü korumaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  SANAT EĞİTİMİ Sanatın Tanımı Günümüzü algılayıp anlamak, günümüze kadar geçmişte olup bitenleri ve yapılanları öğrenmek, bilmekle g...