TASARIM EĞİTİMİ - 3
Prensipler
Max Wertheimer, Wolfgang Köhler, Kurt Koffka’nın
çalışmaları ile 1930’larda şekillenen Gestalt Kuramı bazı prensipler ile
tanımlanır.
Bu prensiplerin birbirlerine üstünlüğü temel
olarak yoktur, ancak bazı tasarımlarda bazıları ön plana çıkabilir.
Yakınlık Prensibi : Yakınlık ilkesinin en baskın
hali en küçük aralıklarla gruplama şeklidir.
Diğer bir tarifle, bir tasarımın parçaları
birbirlerine ne kadar yakın olursa,bunların bir bütün olarak algılanması o
kadar kolay olur.
Parçaların aynı karakterde olması gerekmez,
ancak benzerlik tasarımın gücünü artırabilir.
Süreklilik İlkesi: Aklımız boşlukları doldurma
eğilimindedir ve izleyicinin algıladığı obje aslında tasarımda sunulandan daha
fazla mekansal bilgi içerir.
Örneğin yeterince yakın konumlandırılmış
noktalar bir çizgi olarak algılanabilir.
Tamamlama ilkesi olarak da adlandırabileceğimiz
bu prensipte göz boşlukları tamamlar ve parçalardan ziyade bütünü algılar.
Benzerlik İlkesi: Tasarımdaki benzer parçaların
beraber görünmeve algılanma eğilimi yüksektir.
İzleyiciler benzerlikleri fark eder ve parçaları
renk, şekil, büyüklük, doku ve değer açısından gruplama eğilimindedir.
Anlaşılırlık İlkesi: Gestalt Psikolojisi aklın
görsel çevreyi anlamak için basitleştirdiğini ve biçimlerden oluşan bir
kompozisyonda söz konusu şekli en basit ve düzgün geometrilere indirgeme
eğiliminde olduğunu söyler.
İyi şekil ve basitlik ilkesi olarak nitelenen bu ilke
aslında Gestalt’in en temel özelliğidir.
Bu ilke ile doğrudan ilişkili bir başka ilke
şekil-zemin ilişkisini anlatan ilkedir.
Bir şekil ortaya çıktığında etrafını saran bir
zemin de oluşmuştur.
Kişiler bu kompozisyonu algılarken şekli ya da zemini
ön plana alarak algılayabilirler.
Ancak her ikisi aynı anda şekil olarak
algılanamaz.
Temel tasarımda şekil kadar zemin de
değerlidir.
Ön plan ve arka plan olarak da adlandırılan bu
kavram ile temel tasarım aslında objeye önem veren sanattan ayrılmış
olur.
Temel Tasarım Dersi Kavramları
Gestalt ilkelerine ek olarak görsel denge,
düzen, ritm, sözdizimi ve anlambilim , gönderme çerçevesi, dolu-boş ilişkisi,
komposizyon ve bağlam gibi kavramlar Temel Tasarım dersinde sıklıkla
kullanılır.
Bir kompozisyon oluştururken bir düzen yaratmak,
buradan hareketle tutarlı ve anlamlı bir tasarıma ulaşmak Temel Tasarım için
önemlidir.
Kompozisyon, öğelerin bir sistem içinde ilkeler
bağlamında bir araya getirilmesi olarak tanımlanabilir.
Düzen, en son çalışmada ayırt edilemeyen
ancak izleri okunan, kesinlikle soyut, bazen Kartezyen de olabilen bir
araçtır.
Bu düzenin alt ve üst seviyedeki tasarım ilkeleri
farklılaşabilir; ancak birbirleriyle ilişkilidir.
Aslında dilbilimdeki sözdizimi ve anlam
bilimine benzeteceğimiz bu iki kavram tasarımcıyı yönlendirir.
Harflerin bir araya gelip kelime ve cümleleri
oluşturması gibi, yapıyı ya da kent planını oluşturan birimler de bir araya
geldiğinde bir metin oluşturur.
Aslında heykeller, resimler, binaların da kendi
dilleri vardır ancak onların dili bizimkine benzemez.
Tasarımcı düzen yaratarak farklı diller ve
tasarımları mümkün kılabilir.
Tasarım sorunları çok net tanımlanamadığı ve doğa bilimlerinde
olduğu gibi tek çözümlü olmadıkları için bağlam kavramı önem kazanır.
Fransızca problematique kelimesi tasarımın çok
çözümlü yapısını işaret eder.
Findeli’ye göre tasarımın sadece ürün –obje
olarak kavramsallaştırılmasından daha öte sosyal, ekonomik, sembolik ve politik
sorunların karmaşıklığını içermektedir.
Tasarım sorununu tanımlayan koşullara yani
bağlama göre tasarım şekillenir ve süreç, bağlam bağımlı hale gelir.
Itten’e göre tekrar eden özellikler, nokta çizgi
ve alan gibi birimlerin uyumu ritmin konusudur.
Düzenli veya serbest olabilir.
Tekrar etme, okunurluğu artırır ancak,
çeşitlilik ve durağanlık arasındaki denge önemlidir.
Düzen olmadan karmaşıklık akıllarda
karışıklığına yol açarken, karmaşık olmayan bir düzen de sıkıcılık yaratır.
Temel Tasarım dersinde her temrin bir
kompozisyon olarak ele alınır.
Gönderme çerçevesi olarak sıklıkla kullanılan
kavramı bu kompozisyonların sınırlarını belirtirken tasarımın parçalarının
verilen alan ya da hacim içerisine tam olarak uymasına ve bütüncül bir şekilde
onu tanımlamasını yardım eder.
Bütün tasarımlar bir gönderme çerçevesi içinde
yer alır.
Tasarımın ilk elemanları boşluğa yerleştirilmeye
başlandığında mekan ortaya çıkar.
Dolu-Boş ilişkisi tasarımın dolu ve boş olarak
adlandıracağımız parçalarının bütünü oluştururken aynı zamanda tek başlarına da
anlamlı olmasını ifade eder.
Yaratılan değerler keyfi değil, bir kurallar
bütünü içinde dağılmalıdır.
Kavramsal Şemalar: Form-işlev ve form-yer
ilişkileri Temel Tasarımda kullanılması ve öğrenilmesi hedeflenen kavramlara
olarak bir sorun çözme yöntemi olarak kavramsal şema soyuttan somuta geçişte
temel araç olarak kullanılabilir.
Kavramsal şemalar bilim insanlarının fikirlerini
aktarmak için kullandıkları bağlama özel hazırlanmış temsil yöntemidir.
Sadece form arayışı yerine işlevin ve yere
ait girdilerin de beraberce ele alınabildiği kavramsal şemalar ile 1. Sınıf
öğrencileri izleyen dönemlerde de tasarım sorunlarını her ölçekte
çözebileceklerdir.
Salt form kaygısının ön plana çıktığı formalist
yaklaşımın bağlamı, diğer bir deyişle anlam, yer, tarih ve kültür gibi verileri
göz ardı eden yönü böylece törpülenmiş olabilecektir.
Forty in çalışmasında belirttiği gibi form ve
formalism tartışmaları temelde form ve işlev arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır.
Mies van der Rohe’ye göre form değil bina
esastır ve form, çalışmanın sonucunda ortaya çıkan bir üründür.
Formalism ve Gestalt’in benzer şekilde uyum,
birlik, iyi form gibi ilkelere dayanıyor olması formun her ikisinde de amaç
olduğu anlamına gelmemektedir.
Formun amaç değil araç olarak kullanılması Temel
Tasarım dersinde yönlendirici olacaktır.
Findeli’de benzer şekilde formalist yaklaşımın
yönlendirici-zorlayıcı ve nesneye dayalı yapısının Temel Tasarım dersi ile
aşılacağını ve Temel Tasarım dersinin bu anlamda en iyi pedagojik araç olduğunu
düşünmektedir.
Arnheim’a göre bütün düşünme eylemi aslında
görsel algı içermektedir.
Arnheim’in çalışmaları görsel şemalar üretmenin
düşünmenin ve sorun çözmenin ilk adımı olarak değerlendirilmesi Norberg-Shulz
tarafından daha da ilerletilmiş ve çevrenin genius loci kavramı ile
ilişkilendirilmiştir.
Diğer bir deyişle, plan ve yapıldığı alan arasındaki
birbirini etkileyen, değiştiren ve bir yapbozun parçaları gibi birbirini
şekillendiren güçlü bir ilişki bulunmaktadır.
Castells’in yıldız mimarlara yönelik eleştirisi
o yerin kendine özgü farklıklıklarını düşünmeden hemen her yerde benzer etkiye
sahip tasarımlar üretmeleri olmuştur.
Temel Tasarım dersi eğer iki dönem uygulanıyorsa yerin
tasarıma dahil edildiği, tam anlamıyla somut bir tasarım yapılabildiği bir
çalışma ikinci dönemin final ödevi olarak verilebilir.
Bu süreçte kavramsal şemalar gerek “form ve işlev”
gerekse “form ve yer” arasındaki bağlantı için kullanılabilir.
Tek dönem Temel Tasarım derslerinde görsel
şemalar “form ile işlevi” ilişkilendirmek için yine çok önemli bir araç olarak
final projesinde sürece dahil edilmelidir.
Bu makalede verilen örnek ders planının en ayırd
edici özelliği düşünmenin ve onu aktarmanın bir yolu olarak kavramsal şemalara
verilen önem olmuştur.
Soyut düşünme ve fikir geliştirme eylemleri
izleyen dönemlerde de tasarım stüdyolarında sıklıkla kullanılacaktır.
Planlama özelinde bakılırsa, plancıların en
genel anlamda süreçleri, gerekçelendirmeleri, ve hareket koşullarını
kavramsallaştırma yeteneğine sahip olmaları gerekmektedir.
Gerçek dünyada tasarım süreci sosyal
beklentiler, işlev, bütçe, planlamayla ilgili düzenleyici mekanizmalar
tarafından kısıtlanmaktadır.
Bunları tasarıma dahil etmeyen bir yaklaşım
gerçekçi olamayacaktır.
Bu anlamda, birinci sınıfta bu yaklaşımla tanışmak
diğer dönemlerde de öğrencilerin stüdyo performansını artıracaktır.
Eleştiriler Temel Tasarım için Gestalt’in önemli bir
yol gösterici olduğu daha önce de belirtilmişti.
Özer’e göre: “Temel Dizayn, görüldüğü üzere,
çağdaş dünyada hemen her zanaat ve sanat dalında aynı etkililiğe ve geçerliliğe
sahiptir.
Gözetilmesi gereken husus, Temel Dizayn’ın soyut bir
halde havada kalmaması, aksine esas amaçla daima bağıntılı bulundurulmasıdır.
Başka bir deyimle, mimarlık müesseseleri söz
konusu olduğunda, «Temel Dizayn»ın mimarî dizaynlamayı hazırlayıcı bir karaktere
sahip olması gerekecektir.
Bu anlamda yorumlanıp uygulandığı sürece, kaotik
ve çözülmüş ortamlarda «Temel Dizayn» kargaşalığa son verebilecek kurtarıcı bir
disiplin halinde bakmak herhalde yersiz olmayacaktır”.
Ancak günümüz postmodern dünyasında tıpkı
modernismin kendisi gibi Gestalt ilkeleri ve temel tasarım dersi de sorgulanır
hale gelmiştir.
Bazı okullarda Gestalt tamamen yadsınmakta,
büyük bir kısım okullarda ise bazı değişikliklere ihtiyaç duyulduğu ifade
edilmektedir.
Korkmaz örneğin, Bauhaus ve Gestalt’i ortaya çıktığı
dönemde oldukça anlamlı bulmakta,ancak günümüz dünyasındaki yerini ise
sorgulamaktadır.
Mennan, Gestalt kuramını tasarım alanının
güvenilir bir kaynağı olarak nitelemiştir.
Bununla beraber, bu sistemin güçlendirilmesini gerektiğine
ve yeni bir estetik kuramı gereksinmesini işaret etmiştir.
Findeli’in belirttiği gibi tasarım kuramında modernist
mantıksal yapıda çözülmeler olmakla beraber, günümüzde tasarımın uzayan bir
ufuk olarak kabul edilmesi ve değerler yaratma eylemi olarak tanımlanması
halinde, yine, Bauhaus okulundan yararlanmak mümkündür.
Findeli Moholy- Nagy’nin Institute of Design
Chicago’da tüm disiplinlere tam olarak uygun olarak tasarladığı pedagojk Temel
Tasarım dersini buna örnek olarak vermektedir.
Temel Tasarım dersinin Bauhaus geleneğinde
olduğu gibi sadece 1. Sınıfta veriliyor olması sebebiyle sonraki tasarım
stüdyolarında Temel Tasarım ilişkisinin kurulamayışına işaret etmiştir.
Ona göre son sınıfa kadar tüm stüdyolara paralel
olacak şekilde Temel Tasarım dersi devam etmelidir.
Temel Tasarım dersine yapılan eleştiriler
genelde sezgisel uygulama metodları ve net olmayan ölçme-değerlendirme süreci
ile ilgili olmuştur.
Ancak, positivist ana-akım eğitim yöntemlerine sahip
olmaması Temel Tasarım dersini yetersiz-etkisiz kılmamaktadır.
Karşı argüman olarak dersten ziyade mimarlık,
planlama ve tasarım temel alanındaki disiplinlerin ve tasarımın kendisinin
karakteristik olarak sezgisel öğretme ve öğrenme süreçlerine sahip olduğu iddia
edilebilir.
Salvadori bu özelliği işaret ederek “Mimarlığın
öğretilemeyeceğini, ancak öğrenilebileceğini belirtmiştir.
Mennan da karmaşıklık karşısında insan algısındaki
yetersizlikler sebebiyle çağdaş görsel araştırmanın psikolojiden,
neurobilimlerin sayısal ve bilişsel yaklaşımlarına kaydığını belirtimiştir.
Evyapan’ın şehir planlama eğitiminde
görsel düşüncenin geliştirilmesi üzerine yazdığı makalede, temel tasarım
amaçlarında öğrenmek yerine ‘bazı temel anlayışlar geliştirmek’ deyimi
özellikle vurgulanmıştır.
Bir diğer eleştiri Temel Tasarım dersinin
yaratıcılığı özendirmek yerine onu engellediği şeklindedir.
Ancak, Arnheim’e göre Temel Tasarım dersinde de
sıklıkla kullanılan ve görsel algıyı esas alan zihinsel imgeler mimarlıkta çok
önemlidir.
Lloyd Jones temel tasarımı başarısız
olarak değerlendirse de, Bauhaus ve Gestalt’in terkedilmesi değil yenilenerek
günümüze uyarlanmasını önermiştir.
Temel tasarım Özkar’a göre değişmekte ve Bauhaus
Okulunun mantıksal positivist bağlamından uzaklaşmaktadır; ancak böylece
günümüzün etkin birey varlığıyla da tutarlı hale gelmektedir.
Ayrıca Temel Tasarım dersindeki temel
geometrik forma aşırı bağlılık eleştirilmiştir.
Bu eleştiri dolaylı olarak yeni nesil parametrik
tasarımlara imkan tanımadığı, bilgisayar kullanımının sınırlı olduğu ve daha
çok analog araçların kullanıldığı şeklinde takip eden eleştirileri de işaret
etmektedir.
Temel geometrik formlara olan bağlılık hem
basitten karmaşığa doğru yönlenmek hem de öğrenciyi önceden tanıdığı formlar
ile soyut düşünmenin verdiği zorluklar karşısında güçlü tutabilmek amacıyla
devam etmektedir.
Analog araçların kullanılması tasarımcının
yaratıcılığını bilgisayar bilgisi yerine el becerisine bağlamaktadır.
Dolayısı ile her iki yöntemde de bireyin
tasarlayıp istediği şekilde temsil edemeyeceği tasarımlar olabilecektir.
Günay’ın belirttiği gibi kent biçimini üretirken
hem 2 boyutlu olarak plan, hem de 3 boyutlu olarak imar hakları ve mimarlık
için Gestalt ilkeleri önemlidir.
Gestalt, sadece Modernist yaklaşıma hizmet verecek
bir ilkeler bütününden fazlasını içermektedir.
Gestalt ilkeleri esas alınarak stüdyo
yürütücülerinin farklı anlayışlarına cevap verebilen ders planları
oluşturulabilir.
Bütün bu eleştirilere rağmen bu makalede Gestalt
temelli bir ders planı örneği verilmektedir.
Gestalt’in getirdiği ilkeler geçerliğini
devam ettirmekte ve anlam bütünlüğünü korumaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder